8 Haziran 2008 Pazar

APRIL 24, 1915 - 24 NİSAN 1915

APRIL 24, 1915

The Ottoman government, against numerous rebellions that began after 1890 and promptly following Armenian massacres which resulted in the murder of tens of thousands of Turks, contented with informing most important persons of Armenian congregation and Armenian deputies that "Government will take the necessary precautions if Armenians continue to stab in the back and assassinate the Turks". However, it became a necessity to secure behind the borders because the army was in war at various fronts, the events did not stop but increased and assaults towards defenseless Turkish women and children increased.

With this aim, on April 24, 1915 the Armenian Committees were closed and 2345 of their directors were arrested due to the crime of carrying out activities against the government. April 24, which is commemorated annually as the "Anniversary of Armenian Massacre" by the Armenians abroad is this date when the 2345 revolutionary committee members were arrested and it has no relation with deportation.

However, the Armenian revolutionary committee members who propagandize even the unfounded events by exaggeration, promptly made a move to propagandize these mentioned arrests. As a matter of fact, Ecmiyazin Catholicos Kevork sent the telegraph below to the President of USA:

"Dear President, according to the last news we got from Turkish Armenia, the massacre began there and an organized terror endangered the presence of the Armenian people. At this critical moment, I am addressing to the noble feelings of your Excellency and great American Nation and in the name of humanity and Christianity belief requesting you to promptly interfere by means of your great Republic's diplomatic representatives and protect my people in Turkey who are left to violence of the Turkish fanaticism.

Kevork, Archbishop and Catholicos of all Armenians."

Pursuant to the telegraph of Archbishop Kevork, Russia's Washington Ambassador got in contact with USA and thus, April 24, which is the day when Armenian committee members dealing with illegal works were arrested was propagandized to world's public opinion as "the day on which Turks massacred Armenians".

REFERENCE:
Gürün, Kamuran, Ermeni Dosyasi, TTK Basimevi, Ankara, 1983, s.210-211

24 NİSAN 1915

Rus ve İngiliz kışkırtmaları sonucunda meydana gelen isyan ve katliamlar karşısında Osmanlı hükümeti, herhangi bir önleme başvurmadan önce Ermeni Patriği, Ermeni milletvekilleri ve Ermeni cemaatinin ileri gelenlerine "Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını" bildirmekle yetinmiştir. Ancak, olaylar durmak yerine giderek yoğunlaşınca, ordunun bir çok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle cephe gerisinin emniyete alınması ihtiyacı doğmuştur.

Bu maksatla, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır. Osmanlı Hükümeti'nin bu kararı üzerine hareket geçen Eçmiyazin Katalikosu Kevork, ABD Cumhurbaşkanı'na şu telgrafı göndermiştir:

"Sayın Başkan, Türk Ermenistanı'ndan aldığımız son haberlere göre, orada katliam başlamış ve organize bir tedhiş Ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. Bu nazik anda Ekselanslarının ve büyük Amerikan Milletinin asil hislerine hitap ediyor, insaniyet ve Hıristiyanlık inancı adına, büyük Cumhuriyetinizin diplomatik temsilcilikleri vasıtasıyla derhal müdahale ederek, Türk fanatizminin şiddetine terkedilmiş Türkiye'deki halkımın korunmasını rica ediyorum."

Başpiskopos Kevork'un telgrafını, Rusya'nın Washington Büyükelçisi'nin ABD'deki temasları izlemiştir. Bütün olup biten, yasadışı Ermeni komitelerinin kapatılması ve elebaşlarının tutuklanması olmasına rağmen, olayı bir "katliam" gibi göstermeye çalışan Ermeniler, başta ABD ve Rusya olmak üzere, çeşitli sömürgeci devletleri kendi saflarına çekmeye çalışmışlardır.

Diaspora Ermenilerinin her yıl sözde "Ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 Nisan, devlet aleyhine faaliyette bulunan ve masum insanları katleden 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir. Görüldüğü gibi bu tarih, sözde soykırım şöyle dursun, sözde soykırım iddialarına temel oluşturduğu iddia edilen "yer değiştirme" uygulamasıyla bile ilgili değildir.


Kaynak:
Gürün, Kamuran, Ermeni Dosyası, TTK Basımevi, Ankara 1983, s. 210-211

THE DEFINITION AND PURPOSE OF RELOCATION (TEHCIR) - YER DEĞİŞTİRMENİN (TEHCİR) TANIMI VE GAYESİ

THE DEFINITION AND PURPOSE OF RELOCATION (TEHCIR)

The Arabic originated word “tehcir” means “emigration / immigration”, it definitely not means “deportation” or “exile”. Hence the law commonly known as the “Tehcir Law” is the same as “Temporary Law On The Military Measures To Be Taken For Those Who Resist The Governmental Acts And Supplementation’s.” The word used to explain the implementation in line with this law is “tenkil” in the Ottoman language and means “transport- not the equivalent of “deportation”, “exile” or “proscription” in Latin originated languages.

The immigration, which was started with the orders of Talaat Pasha, and approved by the Government and the Parliament as a measure against the Armenian riots and massacres, which had arisen in a number of places in the Country - pre - dominantly in Van province, was only implemented only in the regions in which such riots and massacres affected the security of the fronts directly. The first area was Erzurum, Van and Bitlis Vicinities which formed the rear part of the Caucasian - Iran Front; and the second was Mersin - Iskenderun Region which formed the rear part of the Sina Front. In both of these regions, Armenians had collaborated with the enemy and involved in activities to facilitate the enemy’s invasion.

Later, the scope of the immigration was widened in order to include the Armenians in the other provinces, who rioted, collaborated with the enemy and screened the activities of Armenian Gangs. Although the Catholic and Protestant Armenians were excluded from immigration at the beginning, later those whose harmful activities were observed, were also relocated.

Since 1915, numerous papers, reports, books, etc. were written and published about the immigration implementation. The Armenians, by using false documents have succeeded to deceit the World for a long time. The rumor about Armenian holocaust (!) which expressed at first as three hundred thousand and later increased to three million has no basis at all. In fact, although English and French authorities have extensively studied the Ottoman archives during their occupation in Istanbul have failed to find even a single document hinting about such holocaust.

Had the Ottoman State intended to make genocide on Armenians; could not they realize such an act at the places where the Armenians live? Why would it be necessary “to immigrate” them for such an intention? Why did they undertake the significant fiscal and material costs of their security, safety, health and food of the immigrating Armenians? During this immigration and re-settlement process which lasted approximately 1,5 year from May 1915 until October 1916, why would the central and local administrations take measures to ensure the lives and properties of Armenians in spite of the difficult war circumstances? In addition, would it be necessary to accept great administrative, military and financial burden —as if opening a new front- to protect and secure these people?

The answers to these questions shall be sufficient to understand the real intention of the Ottoman State. Also there is no logical explanation that why the Ottoman State suddenly changed its policy towards a community which had always been called as “millet-i sadika” (loyal people) due to their being really faithful to the Government. Hence the party whose attitude had changed was not the Ottoman Government, but the Armenians who were deceived by the independence promises of Russia and the Entente States.

In conclusion, it can be said that the Armenian Immigration which was a necessary measure to ensure the State Security and Safety is among one of the most
successful transportation and re-settlement processes; and has no intention whatsoever to annihilate Armenians.

REFERENCE:

Halacoglu, Prof. Dr. Yusuf, Ermeni Tehcirine Dair Gerekceler (1915), TTK Yayini, Ankara, 2001.

YER DEĞİŞTİRMENİN (TEHCİR) TANIMI VE GAYESİ



Arapça asıllı bir kelime olan tehcir, "bir yerden başka bir yere göç ettirmek, yer değiştirmek, hicret ettirmek (immigration, emigration)" manasını taşır; bir "sürgün", bir "deportation" manası yoktur. Bununla birlikte; "Tehcir Kanunu" diye adlandırılan kanunun adı da aslında "Savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için askeri tarafından uygulanacak önlemler hakkına geçici kanun"dur. Bu kanuna dayanılarak gerçekleştirilen yer değiştirme uygulamasının anlatımında kullanılan "tenkil (nakletme)" tabiri de batı dillerinde "sürgün" anlamına gelen "deportation", "exile" veya "proscription" gibi terimlere karşılık değildir.

Başta Van olmak üzere yurdun pek çok yerinde başlayan Ermeni isyan ve katliamlarına önlem almak amacıyla Talat Paşa'nın başlattığı, Hükümet ve Meclis'in de uygun gördüğü yer değiştirme, doğrudan doğruya cephelerin güvenini sarsacak bölgelerde uygulanmıştır. Bunlardan birincisi, Kafkas ve İran cephesinin geri bölgesini oluşturan Erzurum, Van ve Bitlis dolayları; ikincisi ise, Sina cephesi gerilerini oluşturan Mersin-İskenderun bölgeleridir. Ermeniler, her iki bölgede de düşmanla işbirliği yapmış ve onların çıkarma yapmalarını kolaylaştıracak faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Yer değiştirme uygulaması daha sonraları, isyan çıkaran, düşmanla işbirliği yapan ve Ermeni komitacılarına yataklık eden diğer vilâyetlerdeki Ermenileri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Başlangıçta Katolik ve Protestan Ermeniler uygulamanın dışı bırakıldıkları halde, daha sonra bunlardan zararlı faaliyetleri görülenler de göç ettirilmişlerdir.

Gerçekleştirildiği 1915'ten günümüze kadar yer değiştirme uygulaması hakkında çok şey yazılıp çizilmiştir. Ermeniler, uydurma belgelerin arkasına gizlenerek, dünya kamuoyunu uzun süre kandırmayı başarmışlardır. Başlangıçta üç yüz binlerden başlayıp, üç milyonlara kadar varan rakamlarla ifade edilen Ermeni katliâmı hikâyelerinin hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Nitekim İstanbul'un işgal edildiği dönemde İngilizler ve Fransızlar, Osmanlı arşivini yeterince araştırmalarına rağmen soykırımı imâ edecek tek bir belgeye dahi rastlamamışlardır.

Şayet, Osmanlı devletinin Ermenileri "soykırım"a tabi tutmak gibi bir amacı olsaydı; bulundukları yerlerde bu düşüncesini gerçekleştiremez miydi? Bunun için "yer değiştirme" gibi bir uygulamaya ne gerek vardı? Kafilelerin güvenliği, sağlığı ve yeme-içmelerinin temini için büyük maddi fedakarlıklara ne gerek vardı? 1915 Mayısından 1916 Ekim ayına kadar yaklaşık bir buçuk yıl devam eden göç ettirme ve yerleştirme sırasında, emirler çerçevesinde ve mahallinde aldığı tedbirlerle, o günün zor savaş şartlarına rağmen, Ermenilerin can ve mallarını koruma altına almasına ne gerek vardı? Adetâ yeni bir cephe açmış gibi idarî, askerî ve malî yükün altına girmemeye ne gerek vardı?

Bütün bu soruların cevapları, Osmanlı Devleti'nin asıl niyetinin anlaşılmasına yetecektir. Osmanlı devletinin, yüzlerce yıl devlete olan bağlılıklarından dolayı "millet-i sadıka" olarak nitelendirdiği bir halka karşı, birdenbire tavır değiştirmesinin de mantıklı bir izahı yoktur. Değişen Osmanlı değil, Rusya ve İtilaf Devletlerinin bağımsızlık vaatlerine kanan Ermenilerdir.

Devlet güvenliğinin sağlanması için gerekli bir uygulama olan yer değiştirme, dünyanın en başarılı sevk ve iskan hareketidir ve hiçbir zaman Ermenileri imha etmek gayesini gütmemiştir.

KAYNAK:
Halaçoğlu, Prof. Dr. Yusuf-; Ermeni Tehcirine Dair Gerçekler (1915), TTK Yayını, Ankara 2001.

REASONS BEHIND RELOCATION - YER DEĞİŞTİRMENİN NEDENLERİ VE İLK UYGULAMALAR

REASONS BEHIND RELOCATION

The decision regarding migration was taken under compulsion, in order to prevent the harmful acts of Armenians, who stabbed the Ottoman State that was their own state, in order to establish an independent Armenia. Documents confirm how the Russians and the Entente States deceived and provoked Armenians. (1)

The Armenians who were deceived by such promises as to be given the lands they obtained during the War and that their independence to be recognized; established a number of revolutionary societies (2). Armenians, who started their terrorist activities before the immigration process, continued these activities even during the immigration. They collaborated with the enemy both in the border areas and in the inner regions, and applied genocidal activities to the Moslem people (3).

Ottoman Government decided to compile the documents expressing the cruelties of the Armenians in a book and requested the documents and photographs of Armenian massacres (4). Those documents and photographs collected in a book and published under the title of Ermeni Komitelerinin Faaliyetleri ve Ihtilal Hareketleri/ Mesrutiyetin Ilanindan Once ve Sonra (5).

Armenian cruelties continued after the First Wold War as well. In fact, one of the most striking examples of such activities is the one committed in Nahcivan by an Armenian band of 1.200 people under the command of an Armenian named Hanov (6). Furthermore, it is understood from the telegraphs dispatched on 3 and 7 March 1920 respectively by Mümtaz Bey who was then the acting Governor of “Mamuretül Aziz” Province, that the Armenians protected by the French Forces in the region were then under the delmion of establishing an independent Armenia from Clicia to Adana provinces (7).

Upon such developments, Enver Pasha, acting Head Commander, in order to find a solution to this problem, sent the following note to Talat Pasha on May 2, 1915.

“Armenians domiciled around Lake Van, and in Van Provincial Governorate are always ready for an uprising. I think that the Armenians should be moved from these places, and centers of revolt be dissipated. According to the information given by the 3rd Army Command, the Russians caused the Moslems within their own boundaries to immigrate over our boundaries in miserable conditions. Both as a retaliation to this act, and to ensure the aim I mentioned above, either the said Armenians should be transported into the Russian land together with their families; or they should be distributed in the various regions in Anatolia also with their families. I kindly request from you the selection of the most suitable alternative and act accordingly. However, I personally prefer that the revolting people and their families be sent beyond our borders; and Moslem people their families be re-settled in their place” (8).

With this letter, which may be accepted as the first sign of the intention of immigration process, Enver Pasha requested of dispersion of Armenians in order to avoid their uprising act. According to the said letter, it is clear that the implementations would be made only in locations where the Armenians revolted; and it was carried out accordingly.

Talat Pasha, not wishing to waste time due to the urgency and importance of the matter, initiated the re-settlement implementation without waiting for the resolution of the Parliament hence did not hesitate to undertake such a heavy responsibility by himself (9). Talat Pasha, who took first considered to start immigration of the Armenians domiciled in Van, Bitlis and Erzurum regions out of the War area. He informed Tahsin Bey, Cevdet Bey and Mustafa Abdulhalik Bey, Governors of Erzurum, Van, and Bitlis Provinces respectively on the matter by cryptic communiqués dd. May 9, 1995. Talat Pasha in his above — mentioned cryptic message communicated that the Armenians concentrated in certain regions to start revolts and uprising were decreed to immigrate towards the south, and that every possible assistance should be given to the Governors in order for this decree to be implemented. Talaat Pasha noted that a communiqué concerning the issue was sent to the Supreme Military Command to the Commanders of the 3rd and 4th Armies. He informed that it would be advantageous if the implementation was undertaken in areas to cover the southern part of Erzurum along with Van, the critical sub-provinces in Bitlis, and especially the vicinities of Mus, Sasun, and Talori; and requested from the Governors to immediately initiate the implementation in cooperation with the army commanders.

Furthermore, Talat Pasha issuing a cryptic communiqué to the 4th Army Command dated 23 May 1915, listed the location requested to be evacuated as follows:

1. The provinces of Erzurum, Van ad Bitlis;

2. The subdivision of Maras excluding the city of Maras;

3. Villages and towns within the boundaries of the sub provinces of; Iskenderun, Beylan (Belen), Cisr-i Sugur and Antioch excluding the central sub province of the Province of Aleppo;

4. The sub-divisions of Adana, Mersin, Kozan and Cebel-i Bereket excluding the cities of Adana, Sis (Kozan) and Mersin;

Accordingly; Armenians evacuated from Erzurum, Van and Bitlis were decreed to be transferred to the southern part of Mousul along with the sub-division of Zor and sub-division of Urfa excluding the central city: and the Armenians evacuated from the vicinities of Adana, Aleppo and Maras to be transferred to the eastern part of the Province of Syria along with the eastern and southeastern part of the Province of Aleppo. To supervise and manage the immigration process, State Inspectors, Ali Seydi Bey and Hamid Bey were appointed to the Adana region, and to the regions of Aleppo and Maras, respectively.

It was stipulated that the Armenians arriving at the new locations of resettlement were to be settled either in the houses that they would build in the existing villages or towns; or in the villages that they would re-establish in the locations identified by the government; and that the Armenian villages were to be at least of 25 km away from the Baghdad Railway.

The protection of lives and properties of Armenians following the process of immigration, and provision of their needs such as food, drink and rest were left to the regional authorities along the transfer route. It was decreed that the immigrating Armenians to be allowed to carry along all of their belongings and arrangements about their established properties were to be prepared and submitted to the authorities concerned (11).

In order for the immigrating Armenians not to re-constitute dens of conspiracy, the Supreme Military Command communicated a letter dated 26 May 1915 to the Ministry of Interior, considering the following aspects:

1. The population of the Armenians in the locations they newly immigrated to should not be in excess of 10% of the population of the existing tribes and Moslems.

2. The villages the Armenians to be re-established should not be bigger than fifty houses each.

3. The Armenian immigrant families should not change houses either for the purposes of travel or transfer (12).

A short while after the Ministry of Interior’s measures were came in force, Russian, French and English governments issued a joint declaration stating that in the Eastern and Southeastern Anatolia, which they referred as “Armenia”, Armenians had been killed with in a month. In addition, they declared that the Ottoman Government is responsible for these events (13).

Upon the spread of the issue in international arena in this manner, Talaat Pasha, sent a communiqué dated 26 May 1915 to the Prime Ministry in order to provide a legal basis for the implementation of the immigration (14). In this communiqué, having stated that the invaders promoted discrimination among the Armenians, who were Ottoman citizens, and assisted them, in order to realize their invasory desires; that the uprising Armenians took variety of means to hinder the progress of the operation of the Turkish Army fighting against the enemy; that they abstracted the transport of food items, weapons and ammunition to the soldiers, that they collaborated with the enemy; that a group of them joined the enemy rank, and organized armed attacks against the military units and innocent civilians; that they massacred and pillaged in cities and towns; and that they provided food to the enemy navy and disclosed critical military zones to the enemy, Talaat Pasha noted that a radical measure needed to be taken for the security of the state and on this account, the Armenians rioting in war zones needed to be immigrated to other regions.

This communiqué of the Ministry of Interior was submitted immediately to the Parliament along with another communiqué written by the Prime Ministry. Talat Pasha’s statement having been reiterated in the Prime Ministry’s communiqué, it was expressed that the initiation of the immigration implementation was rightly made for the security of the state and that it was necessary to implement this policy methodically and systematically. (15) And the Parliament decreed to ratify the implementation on the some date.

In the Parliamentary decree, it was noted that it absolutely necessary to block through effective methods such harmful activities for having a negative impact on the existence and the security of the state, and that the measures by the Ministry of Interior on this account were rightfully and duly taken. Furthermore, a communiqué was issued regarding the determination of the immovable properties owned by the immigrating Armenians by a commission to be appointed, and the creation of job opportunities suitable for the conditions of the Armenians in their new locations, and the assistance to be given on the account of Immigrant’s Compensation. It was requested that an order to be written to those concerned in order to ensure the implementation of immigration securely (16).

The following communiqué dated 30 Mays 1915 sent by the Prime Ministry to the Ministry of Interior, Ministry of War and the Ministry of Finance, the regulations of implementation of the immigration were stated: (17)

a) The Armenians shall be transported to the regions allocated in a comfortable manner, ensuring the security of their lives and property.

b) Their food and drink expenses shall be covered by the Immigrant’s Compensation until they settle in their new houses.

c) Real estate and land shall be provided for them in accordance with their former financial status.

d) The government shall build houses for those in need, and provide seeds, and agricultural equipment for the farmers and agricultural experts.

e) The movables they left behind shall be delivered, and after the determination of their immovable properties settled, these shall be distributed among the Moslem immigrants to be setting in their place. Income generating from places that are not within the expertise of these immigrants such as olive, mulberry and orange groves, vineyards, shops, inns, factories and warehouse shall be either auctioned or rented and their compensations shall be recorded in deposit by savings fund to be paid to their owners.

f) Special commissions shall implement all these issues and an order shall be issued in this regard.

YER DEĞİŞTİRMENİN NEDENLERİ VE İLK UYGULAMALAR


Yer değiştirme kararı, bağımsız Ermenistan kurma düşüncesiyle, savaş içindeki kendi devletlerini arkadan vuran Ermenilerin verdikleri zararı önlemek gayesiyle zorunlu olarak alınmıştır. Ruslar ve İtilaf Devletleri'nin Ermenileri nasıl kandırdıkları ve kışkırttıkları, belgeleriyle sabittir(1). Savaşta ele geçirdikleri yerlerin kendilerine verileceği ve bağımsızlıklarının tanınacağı gibi vaatlere kanan Ermeniler, birçok ihtilâl cemiyeti kurmuşlardır(2). Ermeniler, yer değiştirme öncesinde başlattıkları tedhiş faaliyetlerini, göç sırasında da sürdürmüşlerdir. Gerek sınır bölgelerinde, gerek iç bölgelerde düşmanla işbirliği yapmışlar; müslüman halka karşı katliâmlarda bulunmuşlardır(3).

Ermenilerin yaptıkları mezalimi anlatan belgeleri bir kitapta toplamaya karar veren Osmanlı Hükümeti, bütün illere yazılar yazarak; Ermeni katliamlarını anlatan belge ve fotoğrafların gönderilmesi istemiştir(4). Toplanan belge ve fotoğrafların ışığında "Ermeni Komitelerinin Faaliyetleri ve İhtilal Hareketleri / Meşrutiyet'in İlanından Önce ve Sonra" adıyla bir kitap yayınlanmıştır(5).

Ermeni mezalimi Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra da devam etmiştir. 1920'de Hanov adlı bir Ermeni komutasında Nahçıvan'a giden 1.200 kişilik birliğin, oradaki müslümanlara yaptıkları mezalim bunun en çarpıcı örneklerinden biridir(6). Ayrıca 3 ve 7 Mart 1921 tarihlerinde Mamuretülaziz (Elazığ) vilâyeti vâli vekili Mümtaz Bey'in gönderdiği telgraflardan, Fransızların korumasına giren Ermenilerin Kilikya'dan Adana'ya kadar bağımsız bir Ermenistan hayali içinde bulundukları anlaşılmaktadır(7).

Bu gelişmeler üzerine, Başkomutan Vekili Enver Paşa duruma bir çare bulmak amacıyla, 2 Mayıs 1915'te İçişleri Bakanı Talat Paşa'ya şu yazıyı göndermiştir:

"Van gölü etrafında ve Van valiliğince bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir haldedirler. Toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan çıkarılarak isyan yuvasının dağıtılması düşüncesindeyim.

3. Ordu komutanlığının verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan 1915'te kendi sınırları içindeki müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda belirttiğim amacı sağlamak için, ya bu Ermenileri aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek, yahut bu Ermenileri ve ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir.

Bu iki şekilden uygun olanın seçilmesini ve uygulanmasını rica ederim. Bir mahzur yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine sınırlarımız içine dışarıdan gelen müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim(8)".


Yer değiştirme uygulamasının ilk işareti sayabileceğimiz bu yazı ile Enver Paşa, Ermenilerin isyan çıkaramayacak şekilde dağıtılmalarını istemektedir. Söz konusu yazıya göre uygulama yalnızca Ermenilerin isyan ve karışıklık çıkardıkları yerlerde yapılacaktır. Nitekim öyle de olmuştur.

Durumun önemi ve aciliyeti nedeniyle zaman kaybetmek istemeyen Talat Paşa, Meclis'ten henüz bir karar çıkmadan yer değiştirme uygulamasını başlatmış ve bu çok ağır sorumluluğu tek başına üzerine almaktan kaçınmamıştır(9).

Öncelikle Van, Bitlis ve Erzurum bölgelerinde bulunan Ermenilerin savaş bölgesi dışına çıkarılması konusunu ele alan Talat Paşa, 9 Mayıs 1915'te gönderdiği şifre emirlerle Erzurum Valisi Tahsin Bey, Van Valisi Cevdet Bey ve Bitlis Valisi Mustafa Abdülhalık Bey'i konu hakkında bilgilendirmiştir. Talat Paşa söz konusu şifrelerinde, isyan ve ihtilal yapmak için bazı bölgelerde toplu halde bulunan Ermenilerin güneye doğru göç ettirilmesinin kararlaştırıldığını, kararın derhal uygulanması için vâlilere mümkün olan her türlü yardımın yapılması gerektiğini bildirmiştir.

Başkomutanlık'tan 3. ve 4. Ordu Komutanlarına konuyla ilgili bildiri yazıldığını kaydeden Talat Paşa, faydalı sonuçlar verecek bu uygulamanın, Van'la birlikte Erzurum'un güney kısmı, Bitlis'e bağlı önemli kazalar, özellikle Muş, Sasun ve Talori civarını da kapsamasının iyi olacağına dikkat çekmiş ve valilerden ordu komutanlarıyla işbirliği yaparak derhal uygulamaya başlamalarını istemiştir(10).

Ayrıca 23 Mayıs 1915'te 4. Ordu Komutanlığına bir şifre gönderen Talat Paşa, boşaltılmasını istediği yerleri şu şekilde belirtmiştir:
  1. Erzurum, Van ve Bitlis vilâyetleri;
  2. Maraş şehir merkezi hariç olmak üzere Maraş sancağı;
  3. Halep Vilâyetinin merkez kazası hariç olmak üzere İskenderun, Beylan (Belen), Cisr-i Şugur ve Antakya kazaları dahilindeki köy ve kasabalar;
  4. Adana, Sis (Kozan) ve Mersin şehir merkezleri hariç olmak üzere Adana, Mersin, Kozan ve Cebel-i Bereket sancakları.

Buna göre; Erzurum, Van ve Bitlis'ten çıkarılan Ermenilerin, Musul'un Güney kısmı ile Zor sancağı ve Merkez hariç olmak üzere Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılan Ermenilerin ise Suriye vilâyetinin doğu kısmı ile Halep vilâyetinin doğu ve güneydoğusuna nakledilecekleri kararlaştırılmıştır. Göç işlemlerini denetlemek ve yönetmek üzere Mülkiye Müfettişlerinden Ali Seydi Bey Adana bölgesine, Hamid Bey ise Halep ve Maraş bölgesine atanmıştır.

Yeni yerleşim bölgelerine ulaşan Ermenilerin, bölgenin durumuna göre ya mevcut köy ve kasabalarda inşa edecekleri evlere ya da hükümet tarafından belirlenecek yerlerde yeniden kuracakları köylere yerleştirilmeleri ve Ermeni köylerinin Bağdad demiryolundan en az 25 km. uzakta olması şart koşulmuştur.

Yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin can ve mallarının korunması, yeme, içme ve dinlenmelerinin sağlanması sevk güzergahında bulunan bölgesel yöneticilere bırakılmıştır. Yerleri değiştirilecek Ermenilerin bütün taşınabilir mal ve eşyalarını birlikte götürebilecekleri ve taşınmaz malları konusunda da ayrıntılı bir emir yazısı hazırlanarak ilgili yerlere ulaştırılması kararlaştırılmıştır(11).

Başkomutanlık, yerleri değiştirilen Ermenilerin yeniden fesat yuvaları oluşturmamaları için 26 Mayıs 1915'te İçişleri Bakanlığı'na bir yazı göndererek şu konuların dikkate alınmasını istemiştir:

  1. Ermenilerin gönderildikleri yerlerdeki nüfusu oradaki aşiret ve müslüman sayısının %10 oranını geçmemelidir.
  2. Göç ettirilecek Ermenilerin kuracakları köylerin her biri elli evden çok olmamalıdır.
  3. Ermeni göçmen aileleri seyahat ve nakil suretiyle de olsa ev değiştirmemelidir(12).

İçişleri Bakanlığı'nın bütün bu önlemleri uygulamaya koyduğu günlerde, 24 Mayıs 1915'te ortak bir bildiri yayınlayan Rusya, Fransa ve İngiltere Hükümetleri, bir aydan beri "Ermenistan" diye adlandırdıkları Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Ermenilerin öldürüldüklerini ve olaylardan Osmanlı Hükümeti'ni sorumlu tutacaklarını açıklamışlardır(13).

Konunun bu şekilde uluslar arası bir boyut kazanması üzerine Talat Paşa, yer değiştirme uygulamasının yasal bir zemine oturtulması amacıyla hazırladığı bir yazıyı 26 Mayıs 1915'te Başbakanlığa gönderdi(14).

Talat Paşa yazısında, "Osmanlı topraklarına göz diken istilâcıların emellerini gerçekleştirmek için Osmanlı vatandaşı olan Ermeniler arasına ayrımcılık soktuklarını ve yardım ettiklerini; isyan eden Ermenilerin düşmana karşı savaşan Türk ordusunun harekâtını güçleştirmek için her çeşit engellemeleri yaptıklarını; askere gıda maddesi, silah ve mermi ulaştırılmasını engellediklerini; düşmanla işbirliği yaptıklarını; bir kısmının düşman saflarına katıldıklarını, askerî birliklere ve masum halka silâhlı saldırıda bulunduklarını; şehir ve kasabalarda katliam ve yağmacılık yaptıklarını; düşmanın deniz kuvvetlerine gıda maddesi temin ettiklerini ve önemli askeri bölgeleri düşmana gösterdiklerini" açıkladıktan sonra, devletin selâmeti için köklü önleme gereksinim duyulduğunu ve bunun için, savaş bölgesinde olaylar çıkaran Ermenilerin başka bölgelere göç ettirilmesine karar verildiğini ifade etmiştir.

İçişleri Bakanlığı'nın bu yazısı, Başbakanlık tarafından kaleme alınan bir başka yazı ile derhal Meclis'e ulaştırılmıştır. Başbakanlık yazısında Talat Paşa'nın ifadeleri tekrarlandıktan sonra, devletin selâmeti için uygulanmasına başlanılan yer değiştirme uygulamasının yerinde olduğu ve bunun bir yöntem ve kurala bağlanmasının gerektiği dile getirilmiştir(15). Meclis de aynı tarihte uygulamayı kabul eden bir karar almıştır.

Meclis'in bu konu ile ilgili kararnamesinde, devletin varlığının ve güvenliğinin sağlanması uğrunda yapılan mücadeleye, kötü etkisi olan bu gibi zararlı faaliyetlerin önüne etkili yöntemlerle geçilmesinin kesinlikle gerekli olduğu ve İçişleri Bakanlığınca bu konuda alınan önlemlerin son derece doğru ve yerinde olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, yerlerinden çıkarılan Ermenilerin gayrimenkul mallarıyla ilgili bir bildiri yayınlanarak, belirlenecek komisyonlar tarafından tespitinin yapılması ve gönderilen Ermenilere gittikleri yerde durumlarına uygun iş sahalarının açılması ve Göçmen Ödeneği'nden kendilerine yardım yapılması kararının alındığı ifade edildikten sonra, göçün güven içinde yapılması konusunda ilgililere gerekli emrin yazılması istenmiştir(16).

Başbakanlık'tan 30 Mayıs 1915 tarihinde İçişleri, Harbiye ve Maliye Bakanlıklarına yazılan yazıda yer değiştirme uygulamasının nasıl yapılacağı şöyle anlatılmıştır(17):

  1. Ermeniler kendilerine ayrılan bölgelere can ve mal güvenlikleri sağlanarak rahat bir şekilde nakledileceklerdir.
  2. Yeni evlerine yerleşene kadar yeme-içme giderleri Göçmen Ödeneği'nden karşılanacaktır.
  3. Eski malî durumlarına uygun olarak kendilerine emlâk ve arazî verilecektir.
  4. İhtiyaç sahipleri için hükümet tarafından ev inşa edilecek, çiftçi ve ziraat erbabına tohumluk, alet ve edevat sağlanacaktır.
  5. Geride bıraktıkları taşınır malları kendilerine ulaştırılacak, taşınmaz malları ve değerleri belirlendikten sonra, buralara yerleştirilecek olan müslüman göçmenlere paylaştırılacaktır. Bu göçmenlerin uzmanlık alanları dışında kalan zeytinlik, dutluk, bağ ve portakallıklarla, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerler, açık arttırma ile satılacak veya kiraya verilecek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir.
  6. Bütün bu konular özel komisyonlarca yürütülecek ve bu hususta bir emir yazısı hazırlanacaktır.

KAYNAK:
Halaçoğlu, Prof. Dr. Yusuf-; Ermeni Tehcirine Dair Gerçekler (1915), TTK Yayını, Ankara 2001.


DİPNOTLAR

1) Şifre Kalemi., nr. 45/115 (23 Eylül 1916 tarihli telgrafla, Van, Bitlis, Mamuretülaziz (Elazığ), Adana, Diyarbekir ve Sivas eyâletlerine bu hususta bildiri göndermiştir).
2) DH. EUM. 2. Şube, Dosya 1, belge 45/2 (bk. belge 670).
3) Şifre Kalemi., nr. 61/50 ; nr. 62/24; nr. 63/175; nr. 64/92; nr. 64/163; nr. 64/194; nr. 66/51; nr. 46/56; nr. 66/192; BA, BEO, nr. 343464 (bk. belge 784).
4) Şifre Kalemi., nr. 62/57; nr. 62/58; nr. 63/241.
5) İstanbul 1916. Aynı eser Fransızca olarak 1917'de yine İstanbul'da yayınlandı. İsmet Parmaksızoğlu tarafından "Ermeni Komitelerinin İhtilâl Hareketleri ve Besledikleri Emeller" adıyla sadeleştirilerek yayınlandı (Ankara 1981).
6) 1 Şubat 1920'de İçişleri Bakanlığı'ndan Başbakanlığa gönderilen yazı (BA, BEO, nr. 341351).
7) Emniyet, Dosya 2 F/3; Emniyet, Dosya 2 F/5 bk. belge 799 ve 800).
8) ATBD, Aralık 1982, sayı 81, belge 1830.
9) Bayur, Aynı eser, III/3, 38.
10) G. K., nr. 52/200; nr. 52/281-282.
11) G. K., nr. 53/94.
12) Genelkurmay, nr. 1/1, KLS 44, Dosya 207, F. 2-3, nakleden, K. Gürün, Aynı eser, s. 213.
13) Bayur, Aynı eser, III/3, s. 37.
14) BA, BEO, nr. 326758.
15) Millet Meclisi Kararnamesi, Defter nr. 198, karar sıra nr. 163 (bk. belge 123); Bayur, Aynı eser, III/3, s.37-38; Gürün, Aynı eser, 213-214.
16) Bayur, Aynı eser, III/3, s. 40-42.
17) BA, BEO, nr. 326758

7 Haziran 2008 Cumartesi

ATTACKS ON ARMENIAN CONVOYS AND MEASURES TAKEN BY THE GOVERNMENT - ERMENİ KAFİLELERİNE YAPILAN SALDIRILAR VE BUNA KARŞI DEVLETİN ALDIĞI TEDBİRLER

ATTACKS ON ARMENIAN CONVOYS AND MEASURES TAKEN BY THE GOVERNMENT

Some Armenians have died as the result of the attacks made to some companies during the movement of Armenians towards their new settlement regions, especially by the Arabic tribes between Aleppo - Zor and Armenian committee member Urban. As understood from a coded telegraph dated January 8th 1916, the attacks on the roads between Aleppo and Meskene resulted in the death of many Armenians, (1) and that approximately 2.000 of the Armenians moving from Diyarbekir to Zor and from Saruc to Halep through Menbic road were robbed by the Urban tribes (2).

Again in Diyarbakir region, it has been notified that the gangs and the bandits killed almost 2.000 people including Armenians and Non - Muslims. Upon this event, it has been notified severely that such events should be immediately stopped and peace should be absolutely provided on the route of the companies, otherwise that province would be held responsible for the actions of the bandits. (3)

A coded telegraph sent to Diyarbekir, Mamuretülaziz and Bitlis provinces on June 14th 1915 informing that another company of 500 people were killed as the result of the Kurd attacks between Erzurum — Erzincan road. Upon this event, the use of any kind of instruments against the attacks of the villagers and the tribes and severe punishment of the ones attempting murder and usurpation had been ordered. (4)

The Ottoman government has shown extra ordinary efforts for providing food and the security of the companies while fighting against the enemy. It has shown great sensitivity about the murders and robberies, to which Armenians have been subjected to and tried to provide the safe performance of this transportation. With the instructions written to the administrations in the provinces, to which the transportation was made, the ones attacking the Armenian companies have been punished. The government, following up the precautions taken about this issue, has asked how many were punished harmed to the Armenian convoys, in the coded telegram it sent to Erzurum, Adana, Ankara, Halep, Hüdavendigar, Diyarbekir, Sivas, Trabzon, Konya, Mamoretülaziz provinces and Urfa, Izmit, Zor, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maras, Karahisar administrators on September 5 1915. (5)

On the other hand, Investigation Commissions have been established for determining the officers, who showed reluctance or unlawful actions during the transportation of the Armenian companies. A commission consisting of Muhtar Bey, Ankara Province civil service investigator, and Kaymakam Muhiddin Bey, Izmir Gendarme Regional Investigator under the chairmanship of Asim Bey, first chief of Interrogation Court has been sent to Adana, Halep, Suriye, Urfa, Zor and Maras regions (6) and a commission to which Ismail Hakki Bey, member of State Council has also participated, under the chairmanship of Hulusi Bey, chairman of Court of Appeal has been sent to Hüdavendigar, Ankara, Izmit, Karasi, Kütahya, Eskisehir, Kayseri, Karahisar-i sahib and Nigde regions. (7)

A third commission consisting of Nihad, Public Prosecutor of Istanbul Court of First Instance and Ali Naki Bey, a Gendarme Major under the chairmanship of Mazhar Bey, former governor of Bitlis has been appointed in Sivas, Trabzon, Erzurum, Mamuretülaziz, Diyarbekir, Bitlis and Canik regions. In a coded confidential telegraph sent to Mazhar Bey, who was the chairman of this commission and was in Sivas at that time, the commission has been requested to carry out the necessary investigations at the locations they visited and then to report the results of such investigations continuously to the center. (8)

In accordance with the instructions given to the commissions, gendarme, police officers or directors would be sent to the Court Martial in accordance with the result of the investigation to be carried out about them. A list of the ones sent to the Court Martial would be given to the Ministry of Internal Affairs. The results of the investigations to be carried out about the governors and district governors would be first submitted to the Ministry of Internal affairs and the transactions would be carried out in accordance with the order given. If there occurred any misuse among the Court Martial chairmen or members and military officers, those people would be notified to the related army commanderships.

In the light of the reports given by the investigation commissions, many officers misusing their duties (stealing money and goods from the companies, causing the companies be subject to violation because of not performing their protection duties as required, acting in violation of the transportation order) have been discharged. Some of them have been judged at the Court Martial and have been sentenced to heavy punishments. (9)

ERMENİ KAFİLELERİNE YAPILAN SALDIRILAR VE BUNA KARŞI DEVLETİN ALDIĞI TEDBİRLER

Ermenilerin yeni yerleşim bölgelerine nakledilmeleri sırasında bazı kafilelere, özellikle Halep-Zor arasında Arap aşiretleri tarafından yapılan saldırılarda bazı Ermeniler ölmüştür. 8 Ocak 1916 tarihli bir şifre telgraftan anlaşıldığına göre, yapılan araştırma sonucunda Haleb'e bir saat uzaklıktan Meskene'ye kadar olan yollarda aşiretlerin gasp için yaptığı saldırılar sonucu pek çok Ermeni'nin öldürüldüğü(1), Diyarbakır'dan Zor'a ve Saruç'tan Menbiç yoluyla Haleb'e nakledilen Ermenilerden 2.000 kadarının yine Arap aşiretleri tarafından soyuldukları anlaşılmıştır(2).

Diyarbakır bölgesinde Ermeni-gayrımüslim ayırt edilmeksizin, çeteler ve eşkıya tarafından 2.000'e yakın kişinin öldürüldüğü bildirilmiş, bunun üzerine, bu gibi olayların derhal önlenmesini ve kafilelerin geçecekleri yol üzerinde huzurun kesin olarak sağlanmasını, aksi halde eşkıya ve çetelerin hareketlerinden o vilâyetin sorumlu tutulacağı sert bir dille bildirilmiştir(3).

Erzurum-Erzincan arasında 500 kişilik başka bir kafilenin de Kürtlerin saldırısı sonucu öldüğü haberi alınmış, bunun üzerine Diyarbakır, Elazığ (Mamuretülaziz) ve Bitlis vilâyetlerine gönderilen 14 Haziran 1915 tarihli bir şifre telgrafla, göç sırasında yol üzerinde bulunan aşiretler ve köylülerin saldırılarına karşı her türlü yöntemin kullanılması, katle ve gasba yeltenenlerin şiddetle cezalandırılması emredilmiştir(4).

Osmanlı hükümeti, bir yandan düşmanla savaşırken bir yandan da kafilelerin gıda ihtiyaçları ve güvenliklerini sağlamak için olağanüstü gayret göstermiştir. Yerleri değiştirilen Ermenilerin eşkıya tarafından öldürülmeleri veya soyulmaları karşısında her zamanki hassasiyet gösterilmiş ve göçün emniyet içinde yapılması sağlanmaya çalışılmıştır. Göç yolu üzerindeki illerin yöneticilerine yazılan emirlerle Ermeni kafilelerine saldıranların cezalandırılmaları sağlanmıştır.

Bu konuda alınan önlemleri takip eden Hükümet, 5 Eylül 1915 tarihinde Erzurum, Adana, Ankara, Halep, (Bursa) Hüdâvendigâr, Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Konya, Elazığ vilâyetleriyle, Urfa, İzmit, Zor, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Karahisar mutasarrıflıklarına çektiği şifre telgrafta, Ermeni kafilelerine zarar verenlerden kaç kişinin cezalandırıldığını sormuştur(5).

Öte yandan, Ermeni kafilelerinin göç ettirilmesi sırasında ihmali veya yolsuzluğu görülen görevlileri belirlemek üzere İnceleme Komisyonları kurulmuştur. Sorgu Mahkemesi Birinci Başkanı Âsım Bey'in başkanlığında Ankara İli Mülkiye Müfettişi Muhtar Bey ile İzmir Jandarma Bölge Müfettişi Kaymakam Muhhiddin Bey'den oluşan bir komisyon, Adana, Halep, Suriye, Urfa, Zor ve Maraş bölgelerine(6); Temyiz Mahkemesi Başkanı Hulusi Bey'in başkanlığında Danıştay üyelerinden İsmail Hakkı Bey'in de katıldığı komisyon Bursa, Ankara, İzmit, Balıkesir (Karasi), Kütahya, Eskişehir, Kayseri, Karahisar-ı Sahip ve Niğde bölgelerine gönderilmişlerdir(7).

Bitlis eski Valisi Mazhar Bey başkanlığında İstanbul Başsavcısı Nihad ile Jandarma binbaşılarından Ali Naki Beylerden oluşan üçüncü bir komisyon ise, Sivas, Trabzon, Erzurum, Elazığ, Diyarbakır, Bitlis ve Canik bölgelerinde görevlendirilmişlerdir. Bu komisyonun başkanı olan ve Sivas'ta bulunan Mazhar Bey'e 3 Ekim 1915'de "gizli" kaydıyla çekilen bir şifre telgrafta, komisyonların vardıkları yerlerde gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, sonuçlarını devamlı olarak merkeze rapor etmeleri istenmiştir(8).

Komisyonlara verilen emirlere göre; jandarma, polis, memur ve âmirleri, haklarında yapılacak inceleme sonucuna göre Divan-ı Harp'e sevk edileceklerdir. Divan-ı Harp'e sevk edilenlerin bir listesi de İçişleri Bakanlığı'na verilecektir. Vali ve mutasarrıflar hakkında yapılacak incelemelerin sonuçları önce İçişleri Bakanlığı'na bildirilecek ve verilecek emre göre işlemleri yürütülecekti. Divan-ı Harp başkanları veya üyeleriyle askeri memurlardan da suiistimali görülenler bulunursa, bağlı oldukları ordu komutanlıklarına bildirilecekti.

İnceleme Komisyonlarının verdikleri raporlar ışığında, görevini kötüye kullanan (kafilelerden para ve eşya çalmak, gerekli şekilde koruma görevi yapmadığı için kafilelerin tecavüze uğramalarına yol açmak, sevk emrine aykırı hareket etmek gibi) pek çok görevli, işten el çektirildiler. Bir kısmı Divan-ı Harpler'de yargılanarak ağır cezalara çarptırıldılar(9).

KAYNAK:
Halaçoğlu, Prof. Dr. Yusuf-; Ermeni Tehcirine Dair Gerçekler (1915), TTK Yayını, Ankara 2001.

DİPNOTLAR
1) Şifre Kalemi., nr. 59/244.
2) Şifre Kalemi., nr. 56/140; 55-A/144.
3) Şifre Kalemi.,nr. 54/406; nr. 54-A/73; nr. 54-A/248.
4) Şifre Kalemi., nr. 54/9; nr. 54/162.
5) Şifre Kalemi., nr. 55-A/84.
6) Şifre Kalemi., nr. 56/186.
7) Şifre Kalemi., nr. 56/355; nr. 58/38.
8) Şifre Kalemi., nr. 56/267.
9) Şifre Kalemi., nr. 58/278; nr. 58/141; nr. 55-A/156; nr. 55-A/157; nr. 61/165; nr. 57/116; nr. 57/413; nr. 57/416; nr. 57/105; nr. 59/235; nr. 54-A/326; nr. 59/196.

ARMENIAN POPULATION SUBJECTED TO RELOCATION - ERMENİLERİN VERDİĞİ KAYIPLAR

ARMENIAN POPULATION SUBJECTED TO RELOCATION

The numbers of the Armenians, subjected to relocation was controlled from their departure until their arrival, between June 9, 1915 and February 8, 1916. The figures below are taken from pertinent Ottoman documents (1)

. Transferred Remained

Adana (2)

14.000

15-16.000

Ankara (Central)(3)

21.236

733

Aydin(4)

250

-

Birecik(5)

1.200

-

Diyarbakir(6)

20.000

-

Dörtyol(7)

9.000

-

Erzurum(8)

5.500

-

Eskisehir(9)

7.000

-

Giresun(10)

328

-

Görele

250

-

Aleppo(11)

26.064

-

Haymana(12)

60

-

Izmir(13)

256

-

Izmit(14)

58.000

-

Kal’acik(15)

257

-

Karahisari sahib(16)

5.769

2nd 222

Kayseri(17)

45.036

4.911

Keskin

1.169

-

Kirsehir(18)

747

-

Konya(19)

1.900

-

Kütahya(20)

1.400

-

Mamuretülaziz(21)

51.000

4.000

Maras(22)

-

8.845

Nallihan

479

-

Ordu

36

-

Persembe

390

-

Sivas(23)

136.084

6.055

Sungurlu

576

.

Sürmene

290

.

Tirebolu

45

.

Trabzon(24)

3.400

.

Ulubey

30

.

Yozgat(25)

10.916

.

TOTAL

422.758

32.766

. . .




































On the other hand, in the telegraph sent by the Director of Immigrants and Tribe Placement, Sükrü Bey on October 18th 1915, notified that “the number of the Armenians transported to Aleppo was about 100.000, among these, 25.000 were settled in Rakka and Zor, 3000 were settled in the south of Aleppo and the remaining would be settled in Kerek and Havran surroundings (26).

Meanwhile, it is understood from the records that an Armenian population of 120.000 people gathered in Diyarbekir as of September 18th 1915 and an Armenian population of 136.084 people gathered in Cizre as of September 28th 1915 to be sent to Musul and Zor region (27). In a coded telegraph sent by Sükrü Bey from Nizip on November 3, 1915, it is expressed that transportation continued in a regular manner (28).

Among the population included as the displaced population in the list given herein above, but indicated not to have been transported yet, the ones in Adana have been transported to the new settlement regions later (29). Hence, the transported population and the population reaching the settlement region seem to be almost equal. The total of the immigrated population is 438.758 and the population safely arrived to new settlements is 382.148. (30)

REFERENCE:
Halacoglu, Prof. Dr. Yusuf, Facts Relating to the Armenian Relocation (1915), TTK Publication, Ankara, 2001.

FOOTNOTES
1) DH, EUM. 2nd Branch, File 1, document 38, 40, 41, 42, 43, 44, 46, 47, 51, 55, 64 (see document 152, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 194, 200, 206).

2) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/77 (Ek-XXII).

3) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/77 (Ek-XXII).

4) DH. EUM. 2nd Branch, number.69/250.

5) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/101.

6) In these documents the number of the Armenians of Diyarbakir is not mentioned. It was estimated that from this city 20.000 Armenians were relocated.

7) DH. EUM. 2nd branch, number.68/89.

8) Code. number. 54/1629) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/72nd

10) Giresun, Persembe, Ulubey, Sürmene, Tirebolu, Ordu ve Görele ayni vesikada verilmistir (Bkz. DH. EUM. 2nd Branch, number.68/41).

11) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/76.

12) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/66.

13) DH. EUM. 2nd Branch, number.69/260.

14) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/67 (Ek-XXIV)

15) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/79

16) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/73.

17) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/75 (Ek-XXV).

18) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/66.

19) DH. EUM. 2nd Branch, number.69/34.

20) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/93.

21) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/70 (Ek-XXVII).

22) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/41.

23) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/84 (Ek-XXVII).

24) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/41.

25) DH. EUM. 2nd Branch, number.68/66.

26) DH, EUM, 2nd Branch, 68/80

27)DH, EUM, 2nd Branch, 68/71; 2nd branch 68/84 (see document 192, 200).

28) DH, EUM, 2nd Branch, 68/101 (see document 217).

29) 26.064 Armenians in Aleppo included in the population subjected to the displacement application were not included in the immigrated Armenians. Since, the ones that reached to the new settlement region consisted of the Armenians sent from Anatolia. On the other hand, although it is notified that the number of the people that have come to Aleppo was approximately one hundred thousand (see DH, EUM, 2nd branch, 68/80), the population coming to that region has been taken to be 100.000.

30) DH.EUM, 2nd Branch, File 1, document 45/1-1 (see document 57).

See document 687.

ERMENİLERİN VERDİĞİ KAYIPLAR

Yer değiştirme uygulaması sırasında yeni yerleşim bölgelerine sevk edilen nüfus toplam 438.758, Halep'tekilerle birlikte iskan sahasına varan nüfus ise 382.148'dir(1). Görüldüğü gibi, ikisi arasında 56.610 kişilik bir fark bulunmaktadır.

Göç ettirilenlerle, yeni yerleşim bölgelerine varanlar arasındaki bu 56.610 kişilik fark, belgelerden elde edilen bilgiye göre, şu şekilde ortaya çıkmıştır: 500 kişi Erzurum-Erzincan arasında; 2.000 kişi Urfa Halep arasındaki Meskene'de; 2.000 kişi Mardin civarında eşkıya ve Arap aşiretlerinin saldırısı sonucu katledilmiş, ayrıca bir o kadar, yani yaklaşık 5.000 ve belki de biraz daha fazla kişi de Dersim bölgesinden geçen kafilelere yapılan saldırılar sonucu öldürülmüştür(2).

Bu bilgiler ışığında toplam 9-10 bin kişinin yer değiştirme uygulaması sırasında katledildiği tespit edilmektedir. Ayrıca yollarda açlıktan da ölümler olduğu belgelerden anlaşılmaktadır(3). Bunun dışında tifo, dizanteri gibi hastalıklar ve iklim koşulları sebebiyle de yaklaşık 25-30 bin kişinin öldüğü tahmin edilmektedir ki(4), bu şekilde 40 bine yakın kişi yollarda kaybedilmiştir.

Kalan 10-16 bin kişinin bir kısmı, yola çıkarılmış olmakla birlikte, henüz iskan bölgesine varmadan yer değiştirmenin durdurulması sebebiyle, bulundukları vilayetlerde alıkonulmuştur. Mesela 26 Nisan 1916'da Konya iline, ilde henüz yollarda olan Ermenilerin sevk edilmeyerek il dahilinde iskan edilmeleri için yazı gönderilmiştir(5). Öte yandan yer değiştirme kapsamında bulunan Ermenilerden bir bölümünün Rusya'ya, Batı ülkelerine ve Amerika'ya kaçırıldıkları da tahmin edilmektedir.

Nitekim belgelerde, Osmanlı ordusunda silah altında bulunan Ermenilerden 50.000'inin Rus ordusuna katıldığı, yine Türklerle savaşmak üzere 50.000 Ermeni'nin de Amerikan ordusunda üç-dört yıldır eğitim gördüğü gibi kayıtlar yer almaktadır. Gerçekten de, Amerika'da yaşayan bir Ermeni'nin Elazığ'da dava vekili olan Murad Muradyan'a yazdığı mektupta bu türden bilgiler bulunmaktadır(6).

Mektupta, bir kısım Ermeni'nin Rusya'ya ve Amerika'ya kaçırıldıkları ve Amerika'da eğitilen 50.000 askerin Kafkasya'ya hareket etmekte olduğu açıkça ifade edilmektedir. Bütün bu belgelerden de anlaşılacağı gibi, Osmanlı tebaası pek çok Ermeni, harpten önce ve harp içinde Amerika ve Rusya başta olmak üzere çeşitli ülkeler dağılmışlardır. Mesela ticaret maksadıyla Amerika'da bulunan Artin Hotomyan adlı bir Ermeni'nin 19 Ocak 1915'te Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği bir mektupta çeşitli yollarla binlerce Ermeni'nin Amerika'ya kaçırıldığı ve bunların aç ve perişan bir halde yaşadıkları ifade edilmektedir(7).

Bu bilgiler, Anadolu ve Rumeli'nin çeşitli bölgelerinden yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin sayıları ile, yeni iskan merkezlerine ulaşanların sayılarının birbirini tuttuğunu göstermekte ve dolayısıyla sevk ve iskan sırasında herhangi bir katliam olayının olmadığını ortaya koymaktadır.

KAYNAK:
Halaçoğlu, Prof. Dr. Yusuf-; Ermeni Tehcirine Dair Gerçekler (1915), TTK Yayını, Ankara 2001.

DİPNOTLAR
1) Yer değiştirmeye tabi tutulan edilen ve yeni yerleşim bölgesine varan nüfus ile ilgili olarak belgelerde kesin rakamlar verilmekle beraber, bazı yerlerden net sayılar verilmemesi sebebiyle her ikisi için de artı-eksi % 10 oynama söz konusu olabilir.
2) Mesela Trabzon, Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, Bitlis illeriyle Maraş ve Canik mutasarrıflarına 26 Temmuz 1915 tarihli şifre telgrafta, savaş başlanıcından beri hastalık ve isyan sebebiyle ne kadar Ermeni'nin öldüğünün bildirilmesi istenmiştir (ŞFR., nr. 54-A/112). Ayrıca Ereğli ve Musul'da Ermeni göçmenler arasında tifüs, dizanteri, sıtma gibi bulaşıcı hastalıkların yaygın olarak görüldüğü anlaşılmaktadır (Konya iline 8 Temmuz 1915 tarihli telgraf, ŞFR., nr.57/337; Zor Mutasarrıf2lığına 3 Şubat 1916, ŞFR., nr.60/219).
3) ŞFR., nr.57/110.
4) Bkz. DH. EUM. 2. Şube, nr.68/81; Ayr. Bkz. ŞFR., nr. 57/51.
5) ŞFR., nr. 63/119.
6) DH. EUM. 2. Şube, nr.2F/14.
7) Bkz. DH. EUM. 2. Şube, nr.2F/94.